بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالَ قَآئِلٌ مِّنْهُمْ إِنِّى كَانَ لِى قَرِينٌ ٥١

İçlerinden bir sözcü der ki: Benim bir dostum vardı.

– İbni Kesir

يَقُولُ أَءِنَّكَ لَمِنَ ٱلْمُصَدِّقِينَ ٥٢

Derdi ki: Sen de mi tasdik edenlerdensin?

– İbni Kesir

أَءِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَدِينُونَ ٥٣

Öldüğümüz, toprak ve bir yığın kemik olduğumuz zaman mı, biz mi ceza göreceğiz?

– İbni Kesir

قَالَ هَلْ أَنتُم مُّطَّلِعُونَ ٥٤

Siz, onu bilir misiniz? dedi.

– İbni Kesir

فَٱطَّلَعَ فَرَءَاهُ فِى سَوَآءِ ٱلْجَحِيمِ ٥٥

Bir bakar ve onu cehennemin ortasında görmüştür.

– İbni Kesir

قَالَ تَٱللَّهِ إِن كِدتَّ لَتُرْدِينِ ٥٦

Dedi ki: Allah'a andolsun ki; az kaldı beni de mahvedecektin.

– İbni Kesir

وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبِّى لَكُنتُ مِنَ ٱلْمُحْضَرِينَ ٥٧

Rabbımın lutfu olmasaydı, ben de oraya götürülenlerden olacaktım.

– İbni Kesir

أَفَمَا نَحْنُ بِمَيِّتِينَ ٥٨

Biz, bir daha ölmeyeceğiz değil mi?

– İbni Kesir

إِلَّا مَوْتَتَنَا ٱلْأُولَىٰ وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ ٥٩

Ancak ilk ölümümüz müstesna, ve azablandırılmayacağız da.

– İbni Kesir

إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ ٱلْفَوْزُ ٱلْعَظِيمُ ٦٠

İşte bu, şüphesiz büyük kurtuluştur.

– İbni Kesir

لِمِثْلِ هَٰذَا فَلْيَعْمَلِ ٱلْعَٰمِلُونَ ٦١

Çalışanlar bunun gibisi için çalışsınlar.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu